14 yıllık titreme ve yürüyüş bozukluğundan beyin piliyle kurtuldu
Uzun süredir hastalıkla mücadele eden 62 yaşındaki Ahmet Güneş, Kayseri Şehir Hastanesi’nde yapılan beyin pili ameliyatının ardından taburcu edildi
Uzun süredir hastalıkla mücadele eden 62 yaşındaki Ahmet Güneş, Kayseri Şehir Hastanesi’nde yapılan beyin pili ameliyatının ardından taburcu edildi
İstanbul’da yaşayan 38 yaşındaki İngilizce öğretmeni Gülnihan Hatip’e, 2022 yılında meme kanseri teşhisi kondu. Hayatı bir anda altüst olan genç kadın, gördüğü tedavi sonrasında kanseri atlattı. Ancak Hatip, bir süre sonra lösemi olduğunu öğrendi. 2024 yılında lösemiyle mücadeleye başlayan Hatip’e bir türlü uygun donör bulunamadı. Doktorunun önerisiyle, etik kurul onayından geçilerek 10 yaşındaki oğlu Diren Deniz Kurtay’ın iliği annesine nakledildi. Oğlunun verdiği ilikle sağlığına kavuşan Hatip, hastanede tedavi gördüğü sırada en büyük tutkusu olan dans etmeyi ve şarkı söylemeyi hiç bırakmadı. Diğer hastalara da çektiği videolarla umut olan Hatip, “Başaracağıma inandım, sanattan kopmadım. Ayrıca benim can verdiğim oğlumun bana can vermesi, benim için çok duygusaldı. Hala o duygunun etkisindeyim. Çocuğum olmasaydı şu anda böyle bir konuşma yapıyor olmazdım, ona çok teşekkür ediyorum” dedi
Balık, önemli bir besin kaynağı olsa da bazı bireylerde ciddi alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor. Yaşam boyu sürebilen bu alerjiyle başa çıkmak için doğru beslenme büyük önem taşıyorDevamı için tıklayınız
Soğanlı ve sarımsaklı bir öğle yemeğinden sonra kendinizi kötü hissetmeyin. Uzmanlar ağız kokutan yemeklerden sonra nefesinizi tazelemenin en etkili yollarını paylaştı. Detayları sizler için derledik!
Asya kökenli bir baharat olan kakule, yemeklere tat verirken sağlığa olan faydalarıyla da adından söz ettiriyor. Medical News Today sitesi, bilimsel verilere dayanarak kakulenin faydalarına yer verdi….Devamı için tıklayınız
Regl döneminde hijyen neden bu kadar önemli?
Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, dünyada kadınların en az yüzde 75’inde genital bir enfeksiyon hikayesi bulunduğunu belirterek, “Kadınlarda genital enfeksiyona neden olan faktörler çevresel ve kişisel risk faktörleri olarak gruplandırılabilir. Kişisel riskler ise başta hijyen eksikliği olmak üzere tuvalet sonrası genital bölge temizliğinin uygun bir şekilde yapılmaması, el yıkama alışkanlığının olmaması, genital bölgenin ıslak kalması, uygun iç çamaşırı kullanılmaması, regl hijyenine yeterince dikkat edilmemesi şeklindedir. Regl dönemi özel bakım ve hijyen gerektiren bir dönemdir. Bu dönemde genital bölgede bakterilerin çoğalması için uygun bir ortam oluşur. Hijyen kurallarına dikkat edilmediğinde vajinal mantar, idrar yolu enfeksiyonu gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Uzun süre değiştirilmeden kullanılan ped veya tampon kötü koku oluşumuna, ciltte tahrişe neden olabilir” dedi.
Regl ürünleri arasında fark var mı?
Regl döneminde kullanılan hijyen ürünlerinin genel olarak vajina içine yerleştirilen iç hijyen ürünleri (tampon, menstrüel kap, menstrüel sünger) ve dış hijyen koruması sağlayan ürünler (hijyenik pedler, günlük pedler, menstrüel külotlar) olarak ikiye ayrıldığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, şöyle devam etti: “Hijyenik ürün tercihleri, bireysel regl özelliklerine (akış yoğunluğu, süresi vb.), kişisel rahatlığa, kültürel ve sosyoekonomik etkenlere, yaşanılan bölgeye ve sağlık bilgilerine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Sağlık açısından bakıldığında, bazı tek kullanımlık pedlerin içeriğinde yer alan endokrin bozucu kimyasalların uzun vadede sağlık riskleri oluşturabileceği belirtilmektedir. Buna karşın, tekrar kullanılabilir ürünlerin doğru temizlik ve kullanım koşulları sağlandığında, hem çevresel açıdan sürdürülebilir bir alternatif sunduğu hem de ekonomik açıdan uzun vadede avantaj sağladığı ifade edilmektedir. Hijyen ürünlerinin seçiminde sağlık açısından dikkat edilmesi gereken temel nokta, ürünün kullanım talimatlarına uygun şekilde kullanılması, düzenli aralıklarla değiştirilmesi ve gerekli hijyenin sağlanmasıdır.”
Tampon ve menstrüel kap kullanımında dikkat edilmesi gerekenler neler?
Vajina içine yerleştirilen ürünlerde hijyenin çok daha büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, “Kullanımdan önce ve sonra mutlaka eller yıkanmalı, ürünün temiz olduğundan emin olunmalıdır. Tampon, 4-6 saatten fazla kullanılmamalıdır. Aksi takdirde, çok nadir de olsa toksik şok sendromu gibi ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Menstrüel kap ise kullanmadan önce ve regl bitince sonra kap, 5-10 dakika kaynatılmalıdır. Her kullanımda da sabun içermeyen suyla yıkanıp tekrar yerleştirilmelidir. Uygun şekilde kullanıldığında menstrüel kap, vajinal floranın dengesini bozmaz. Hatta sentetik ped ve tamponlara göre daha doğaldır. Ancak hijyenine dikkat edilmezse flora bozulabilir. Temiz suya erişimin olmadığı bölgelerde bu ürün kullanılmamalıdır. Bu ürünün uygun şekilde yıkanmadan kullanılması üreme yollarında ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Bu ürünler genellikle çevre bilinci olan, tekrar tekrar ürün almak istemeyen, hareketli yaşamı olan ve ürünü temizleyebileceği koşullara sahip kişiler için uygundur.” diye konuştu.
Regl döneminde genital bölge temizliği her zamankinden daha hassas olmalı
Regl döneminde genital bölge temizliğinin her zamankinden biraz daha hassas olması gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, “Günde birkaç kez dış genital bölge ılık suyla yıkanmalı. Kokulu sabunlar, duş jelleri veya vajinal temizlik ürünleri, o bölgenin doğal dengesini bozabilir. Bu da mantar ya da bakteriyel enfeksiyonlara yol açabilir. Pamuklu iç çamaşırı kullanmak ve sık değiştirmek de önemlidir. Ayrıca temizlik yapılırken önden arkaya doğru silmek gerekir” ifadesinde bulundu.
Pedler genelde 4-6 saatte bir değiştirilmeli
Kokulu ped veya sabunların içerdikleri parfüm ve kimyasal maddeler nedeniyle genital bölgede alerji, tahriş ya da enfeksiyona yol açabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, “Pedler genelde 4-6 saatte bir değiştirilmelidir. Kanama yoğunluğu fazlaysa daha da sık değiştirilmeli. Gece kullanımı için özel olarak üretilmiş uzun pedler kullanılsa bile, sabah kalkar kalkmaz değiştirmek gerekir. Uzun süre aynı pedle kalmak, bakterilerin çoğalmasına ve kötü kokulara neden olur. Ayrıca pişik, tahriş ve enfeksiyon riski artar” şeklinde konuştu.
Enfeksiyon riskini artıran yaygın yanlışlar
Okulda, iş yerinde ya da toplu alanlarda kullanılan tuvaletlerin yeterince temiz olmaması, ped değiştirmek için uygun bir yerin bulunmaması ya da hijyen ürünlerine ulaşılamamasının kadınların sağlığını olumsuz etkileyebileceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, “Bu durum sadece sağlıklarını değil, aynı zamanda eğitim hayatlarını, işlerini ve genel yaşam kalitelerini de zorlaştırabilir. Regl döneminde kullanılan ped gibi ürünlerin düzenli değiştirilememesi, ellerin yıkanmadan regl ürünlerinin yerleştirilmesi, uygun olmayan ürünlerin kullanılması, sıkı ve sentetik kıyafetlerin giyilmesi enfeksiyon riskini arttırmaktadır” dedi.
Ne zaman doktora başvurmak gerekir?
Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, kötü kokulu, renkli ya da yoğun akıntı, kaşıntı, yanma veya ağrı, regl döneminde yüksek ateş ve halsizlik (özellikle tampon kullandıktan sonra) gibi durumlarda mutlaka doktora başvurulması gerektiğini belirtti.
Alternatif çözümler neler?
Regl ürünlerinin pahalı olabildiğini ve her kadının düzenli erişimi olmayabildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Arzu Akdemir, “Bu durumda yeniden kullanılabilir ürünler düşünülebilir. Menstrüel kaplar, uzun vadede çok tasarruf sağlar ama temizliği ihmal edilmemeli. Bez pedler, elde yıkanıp güneşte kurutularak defalarca kullanılabilir. Temiz, pamuklu ve emici kumaştan yapılmalı. Ayrıca bazı belediyeler, kadın dayanışma ağları ya da dernekler, ücretsiz ya da indirimli regl ürünleri dağıtıyor. Bu kaynaklara ulaşmak için sosyal medya ve yerel duyurular takip edilebilir” şeklinde sözlerine son verdi.
1- Miyomlar kansere dönüşebilir mi?
CEVAP:Miyomlar genellikle iyi huyludur ve kanserleşme riski çok düşüktür. Menopoz öncesi miyom nedeniyle rahimde belirgin büyüme saptansa bile, bu durumun kötü huylu bir tümöre işaret etmesi oldukça düşük olasılıktır. Ancak menopoz sonrası, özellikle eşlik eden ağrı ve kanama varsa, kötü huylu olma olasılığı göz önünde bulundurularak ileri tetkik yapılmalıdır.
2- Miyomlar hamile kalmayı engeller mi?
CEVAP:Rahimin içine doğru yani bebeğin yerleşeceği yere doğru büyüyen miyomlar rahim iç yüzeyini bozar ve embriyonun tutunmasını engelleyebilir. Bu tip miyomlardagebelik oranlarıının yaklaşık yüzde 70 azaldığı görülmüştür. Bu miyomların ameliyat ile alınması doğurganlığı arttırır.Rahim dışına doğru büyüyen miyomlar doğurganlığı etkilemezler.
3- Miyomlar kendiliğinden kaybolur mu?
CEVAP:Miyomlar genellikle kendiliğinden kaybolmaz ancak bazı durumlarda küçülebilir veya belirgin şekilde gerileyebilirler.Menopoz gibi östrojen seviyelerinin düştüğü dönemlerde küçülebilir ancak aktif hormon üretiminin olduğu dönemlerde kendiliğinden kaybolmaları nadirdir.Şikayete yol açmayan miyomlar tedavi gerektirmese de mutlaka takip edilmelidir.
4- Miyomlar nasıl tedavi edilir?
CEVAP:Tedavinin, miyomun büyüklüğüne, konumuna ve semptomlara bağlı olarak değiştiğini belirten Prof. Dr. Hüsnü Görgen “İlaç tedavisi, hormon tedavisi ya da cerrahi müdahale (miyomektomi veya histerektomi) gibi yöntemler kullanılabilir. Günümüzde sıklıkla laparoskopik ve histeroskopik miyomektomi yapılmaktadır. Laparoskopik miyomektomi iledaha az kan kaybıyaşanır,ameliyat sonrası ağrı daha azdır. Bu nedenle,uygun vakalardalaparoskopik miyomektomi, hastanın konforu ve iyileşme süreci açısından tercih edilebilecekminimal invaziv bir yöntemdir.Ancak miyom sayısına ve büyüklüğüne bağlı olarak açık ameliyat ile de miyomektomi yapılması gerekmektedir.Küçük rahim içine doğru büyüyen ve kanama yapan miyomlar histeroskopi ile alınabilir. Histeroskopi -mide içerisine bakmak için kullanılan endoskopi gibi- rahim içerisine bakmak için kullanılan bir yöntemdir. Histeroskopi yolu ile rahim içine büyüyen miyomlar kesilerek tamamı veya büyük bir kısmı çıkarılarak hastanın şikayelerinin geçmesi sağlanır. Rahim alınmasında sorun olmayan ve çocuk isteği olmayan hastalarda miyom için histerektomi ameliyatı yapılır” diyor.
5- Miyomlar tekrar oluşur mu?
CEVAP:Miyomlar cerrahi olarak çıkarılsalar da hormonal dengesizlikler devam ederse tekrarlayabilirler. Miyom sayısı arttıkça tekrarlama riski artmaktadır.Miyomektomi, miyomların çıkarılmasını sağlasa da yeni miyom gelişimini engellemez.Hastaya, miyomların tekrarlama riskinin kişiye göre değişeceğianlatılmalıdır.Tedavi sonrası düzenli kontrol ve sağlıklı yaşam tarzıyla (kilo kontrolü, beslenme, egzersiz vb) riskler azaltılmaya çalışılmalıdır.
6- Miyomlar adet düzensizliğine neden olur mu?
CEVAP:Evet, özellikle rahim iç yüzeyine yakın miyomlar yoğun ve düzensiz adet kanamalarına yol açabilir. Bu durum anemiye (kansızlık) neden olabilir. 5 cm’den büyük miyomu olanlar, daha küçük miyomları olanlara göre adet dönemlerinde daha fazla ani ve yoğun kanamayaşamaktadır.
7- Miyomlar ağrı yapar mı?
CEVAP:Büyük miyomlar pelvik ağrıya, bel ve bacak ağrılarına, sık idrara çıkma veya kabızlık gibi semptomlara neden olabilir. Ancak, küçük miyomlar genellikle belirti vermez. Pelvik ağrı genellikle miyomun büyümesine değil, beslenme yetersizliği nedeniyle doku ölümünebağlı dejenerasyona bağlıdır. Bazen rahim dışına doğru büyüyen saplı miyomlarda torsiyon (kendi etrafında dönme) olması pelvik ağrıya neden olur ki genellikle cerrahi müdahale gerekir.
8- Miyom varken hamile kalırsam çocuğu aldırmam gerekir mi?
CEVAP:Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen “En sık sorulan sorulardan biri de bu oluyor. Miyom ile hamile kalanlarda gebeliği sonlandırmaya gerek yoktur. Gebelik sırasında miyom saptanma sıklığı yüzde 2-10 arasında değişmektedir. Gebelik sırasında tespit edilen bu miyomların boyutları hamileliğin ilk 3-4 ayında yüzde 15-25 oranında büyüme gösterir. Üçüncü aydan sonra genellikle boyutlarında çok az değişiklik olur. Büyük miyomlar (5 cm den büyük) daha fazla büyüme eğilimindedirler. Bazı miyomların boyutları hamilelik sıranda değişmeden kalabilir. Gebelik sırasında saptanan miyomlar rahim içerisindeki yeri, sayısı ve büyüklüğüne göre gebelikte birtakım sorunlar yaratabilir. Ancak miyomların gebelik sırasında bebekte sakatlık yapıcı herhangi bir zararı yoktur” diyor.
9- Miyomların gebelik sırasında yaratabileceği sorunlar nelerdir?
CEVAP:Gebelik sırasında ağrıya yol açabilir. Miyom sayısına göre düşük ve erken doğum riski artar. Normal doğum yerine sezaryen gerekebilir. Doğum sonrası kanama riskinde artış olabilir. Gebelik sırasında miyom saptanan hastalarda genel bilgiler verilerek gebelik takip edilir. Miyomların yeri, sayısı ve büyüklüğü ultrason ile saptanır. Ağrı için ağrı kesiciler kullanılır. Yalnız bu ilaçların kullanımında doktor kontrolünde olmak gerekir.
10- Miyom riskini azaltmak için nelere dikkat etmek gerekir?
CEVAP:Prof. Dr. Hüsnü Görgen “Yağlı ve kalorili beslenme miyom gelişimine yardımcı olmaktadır. Yapılan çalışmalarda vücut ağırlığında her 10 kg artışın miyom riskini yüzde 21 artırdığı, vücut yağ oranı yüzde 30’un üzerinde olan kadınlarda da miyom riskinin arttığı görülmüştür. Bu nedenle sağlıklı kilo verme, özellikle miyom riski taşıyan kadınlar için koruyucu olabilir. Beslenme alışkanlıklarının da miyom gelişimi üzerinde önemli etkileri olduğu gösterilmiştir. Kırmızı etyönünden zengin bir diyet, miyom riskini artırmaktadır.Bu etki, kırmızı etin yüksek doymuş yağ içeriği ve östrojen metabolizmasını etkileyen maddeler içermesiyle ilişkili olabilir. Buna karşın, yeşil sebzelerden zengin diyet ise miyom riskini azaltmaktadır. Öte yandan yeşil sebzelerin: antioksidan içeriği, lif açısından zengin olması, hormonal dengeyi desteklemesi vb sayesinde koruyucu etki sağladığı düşünülmektedir. Hareketsiz yaşam biçimi de hormonal dengesizliklere yol açarak miyom gelişimini tetikler. Yapılan çalışmalarda, düzenli fiziksel aktiviteninmiyom gelişimi üzerinde koruyucu bir etkisi olduğu gösterilmiştir” diyor.