İlginç Kareler; Siyonist Yahudi Belası!
Bugünün Yahudileri ile ilgili olarak her şey kutsal kitap Tevrat’ın tahrif edilmesiyle başladı. Kendilerini Tanrı Yahova’nın seçilmiş kavmi ve diğer insanları kendileri için yaratılmış köleler olarak gösterdiler. Bu büyük yalanla başlayınca tarihleri yalanla doldu. Hatta insanlığın en yalancı kavmi kim diye sorulsa açık arayla Yahudiler çıkar kesinlikle. Tarihleri hepten yalan, hile, tuzak ve iftiralarla dolu olan bu kavim bu kötü özelliklerini her an daha da katmerleştirmekte. Hatırlanacağı gibi siyonist istihbaratı Gazze’deki hastaneleri barbarca bombalarken uluslararası arenada devamlı bu hastanelerin altında Kassam Tugayları’nın karargahının bulunduğunu iddia ediyordu. Şimdi görülen; bu yalan olduğu kadar Kassam’a attıkları iftiranın aynısını meğer kendisi yapıyormuş. Keryah’taki bir hastanenin altını karargâha çevirdikleri ortaya çıkan İşgalciler diğer güvenlik birimlerini de halkla iç içe olan yerlere inşa etmişler. Böylece Yahudiler doğal olarak ‘Canlı kalkan’ olarak kullanılmakta. Şabak (İsrail iç istihbarat) karargâhı Tel Aviv’in Ramat Aviv semtinde bulunuyor. Aynı semtte Tel Aviv Üniversitesi, okullar ve çarşılar yer alıyor. MOSSAD’ın karargâhı ise Ramat Haşaron yakınlarında, konut alanlarına ve trafiğin yoğun olduğu ana yollara komşu. Buralara olası bir saldırıda doğal olarak (israilde sivil olmamasına rağmen) siviller ölecek ve bu defa Siyonizm bu konuda dramatik ajitasyonlar yaparak Batı’yı çağıracak! Ortalık bu denli karışırken savaşla ilgili temel soruların cevaplandırılması şarttır. Öncelikle bu savaştan arzu edilen nedir? Yani Batı Dünyası ve Küresel Siyonizmin bu savaştaki temel hedefleri nedir? Trump, Netanyahu’nun ABD savaşa katılsın talebine (yalvarışına) şimdilik ‘Hayır!’ diyor. Oysa aynı Trump işgalci Yahudilerin İran’a yaptığı terör saldırısından sonra ‘Mükemmel bir saldırıydı!’ diyordu. Kapsamlı terör saldırısının taltif edilmesi ancak emperyalist bir ülkeye ve Trump gibi nev’i şahsına münhasır biri için alalede bir hadisedir. Sonuçta İngiltere, Almanya ve Fransa, İran füzelerini önleme konusunda direkt topa girmişken ABD, başka hazırlıklar yapıyor. Balistik füzelere karşı savunma kabiliyetine sahip USS Thomas Hudner isimli ABD savaş gemisi Akdeniz’in doğusuna ilerlerken ikinci bir geminin de göreve hazır olması talimatı verilirken, Hint Okyanusu’nun ortasında yer alan ve sadece askeri araçlarla ulaşılabilen Diego Garcia Üssü’ndeki ağır bombardıman uçakları son kontrolleri yapılarak saldırıya hazır hale getiriliyor. Kısacası ABD, yaklaşan yeni durumlara göre pozisyon almaya hazırlanıyor. Bununla birlikte Siyonist terör saldırısının ilk dalgasında İran’ın en elit komuta kademesinin ve bürokrasisinin en verimli kadrosunun elemine edilmesi, akabinde art arda gelen yıkıcı darbelerin sıradan hamleler olmadığını görmek lazım. Akabinde başkent dahil ülkenin büyük kesiminin hava sahası hakimiyetinin kaybedilmesiyle siyonistlerin ellerindeki listeyle diledikleri stratejik yerleri hunharca bombalaması iyi tahlil edilmeli. İçerideki hain ve satılmışların oranı ve icraatları da başlı başına incelenmesi gereken bir konu. Rejimden hoşnut olmayanların, ülkelerine karşı Siyonist Yahudilerin yanında yer alarak istihbarat sağlamaları ve operasyonel bir güce dönüşmeleri ilginç değil mi? İçerideki profesyonel hainler yetmedi bir de örgütsel hainlerin sesi çıkmaya başladı. İran kentlerindeki hava saldırılarında yüzlerce kişi katledilirken PKK/PJAK açıklamasında, “hazırlıklarımızı tamamladık.” diyerek Kürd halkını başkaldırıya davet ederken; “Savaşmaya hazırız!” diyen Kürdistan Özgürlük Hareketi (PAK) lideri Hüseyin Yezdanpenah Yahudilerle çalıştığını gizleme gereği duymuyor bile! Irak Hizbullahı ise IKBY’yi israil ve ABD istihbaratının “üssü” olmakla suçlayarak tehdit ediyor. Türkiye’de ‘Terörsüz Türkiye’ projesi devreye alınırken Siyonizmin PKK vb. örgütlerle ilgili planlarının bambaşka olduğu anlaşılıyor. Kısacası Yahudiler tüm insanlık için bela olmakta ısrarlı.
