İlişkilerde “değiştirme” dürtüsü: Sevgi mi, güç mücadelesi mi?

İlişkilerde “değiştirme” dürtüsü: Sevgi mi, güç mücadelesi mi?

Byİsa Deliçar

İlişkilerde

Partneri “değiştirmeye” çalışmak iyi niyetle başlasa da ilişkilerde kırılmalara, güvensizliğe ve güç dengesizliğine yol açabiliyor.

İlişkilerde bir süre sonra, balayı evresinin sona ermesiyle birlikte çiftler partnerlerinin kusurlarını daha görünür bir şekilde fark etmeye başlıyor. Bu süreçte bazı bireyler, sevdikleri kişiyi daha “iyi” bir versiyona dönüştürme isteğiyle hareket ediyor. Ancak uzmanlara göre bu yaklaşım, ilişkinin sağlığı açısından tehlikeli bir eğilim barındırıyor.
İlişki ve psikoloji alanında yapılan değerlendirmelere göre, bir partneri değiştirmeye yönelik çabalar çoğunlukla öz imaja zarar verirken, ilişkide eşitliği zedeler. Kişiler, partnerlerini bir bireyden çok bir proje gibi görmeye başladığında, duygusal bağlar zayıflamaya başlıyor. Bu da taraflar arasında güvensizlik, kırgınlık ve iletişim kopukluğuna neden olabiliyor.
İlişki uzmanları, sevdiğimiz kişinin en iyi haline ulaşmasını istemenin doğal bir duygu olduğunu belirtiyor. Ancak bu isteğin sürekli bir müdahale halini alması, kişinin özgünlüğünü ve bireyselliğini tehdit edebiliyor. “Birini değiştirmeye çalışmak, çoğu zaman onu desteklemekten çok, onu eleştirmek olarak algılanır,” diyen uzmanlar, bu durumun partnerde yetersizlik hissi ve duygusal geri çekilme gibi sonuçlara yol açabileceğini ifade ediyor.
İlişkide bir tarafın sürekli değiştiren, diğerinin ise değiştirilen konumuna düşmesi, eşit ortaklık ilkesine zarar veriyor. Bu durum, ilişki dinamiklerini “proje yöneticisi” ve “memnun etmeye çalışan kişi” olarak kutuplaştırabiliyor. Uzun vadede bu güç dengesizliği, hem bireysel hem de ilişkisel tatminsizlik yaratıyor.Uzmanlara göre, gerçek sevgi, partneri olduğu haliyle kabul etmekten geçiyor. Partnerin kişisel yolculuğuna saygı duymak, gelişimini desteklemek ve onu değiştirmeye zorlamadan yanında olmak, uzun ömürlü ilişkilerin temel taşları arasında yer alıyor.İlişki danışmanları, çiftlere şu önerilerde bulunuyor:
Kavgalar yerine diyalog: Sorunları suçlama yerine açık iletişimle çözmeye çalışın.Saygı ve kabul: Partnerinizi olduğu haliyle sevin, değiştirmekten çok anlamaya çalışın.Bireysel alanlara saygı: Her bireyin geçmişi ve hikâyesi farklıdır. Bu farklılıklara saygı gösterin.Değişim dayatmayın: Gelişim ancak içsel motivasyonla sağlanabilir. Zorlamak, ilişkiyi yıpratır.Uzmanların ortak görüşü, ilişkinin bir “düzeltme operasyonu” değil, iki bireyin birlikte büyüdüğü bir alan olduğu yönünde. Partnerini olduğu gibi kabul eden ve karşılıklı destekle gelişimi teşvik eden çiftler, çok daha sağlam temeller üzerine inşa edilen ilişkiler kurabiliyor.

Benzer Yazılar

Çok sık mı öfkeleniyorsunuz Bu hastalığın habercisi olabilir

Çok sık mı öfkeleniyorsunuz Bu hastalığın habercisi olabilir

Byİsa Deliçar

Uzmanlar, sık öfke patlamalarının çoğu zaman belirti göstermeyen bir sağlık sorunu olan yüksek tansiyonun (hipertansiyon) erken sinyali olabileceği konusunda uyarıyor. Özellikle orta yaş grubundaki bireylerin stres ve yaşam tarzı faktörleri nedeniyle bu duruma karşı daha savunmasız olduğuna dikkat çekiliyor. Ara sıra hayal kırıklığı normal olsa da, sık öfke nöbetleri yalnızca kötü bir ruh halinden daha…

Kalp hastalığı riskini gösteren 8 işaret: Ne yapmanız gerekiyor?

Kalp hastalığı riskini gösteren 8 işaret: Ne yapmanız gerekiyor?

Byİsa Deliçar

Kalp hastalığı genellikle kolayca göz ardı edilebilecek veya görmezden gelinebilecek uyarı işaretleri ile kendini gösterir. Bu işaretleri erken fark etmek kalp hastalığı riskini önemli ölçüde azaltabilir. Kalp hastalığına “sessiz katil” denir çünkü belirgin semptomlar olmadan yavaşça ortaya çıkabilir. Her yıl tahmini 17,9 milyon insan kardiyovasküler hastalıklardan (KVD) ölüyor ve bu da kalp hastalıklarını dünyanın önde…

Vücuttaki açıklanamayan morluklar neyin belirtisi? Ölümcül hastalığın habercisi olabilir

Vücuttaki açıklanamayan morluklar neyin belirtisi? Ölümcül hastalığın habercisi olabilir

Byİsa Deliçar

Uzmanlar, vücutta nedensiz bir şekilde ortaya çıkan bazı morlukların, ciddi bir hastalığın belirtisi olabileceğini belirterek uyarıyor. Lösemi, lenfoma ve miyelom gibi kan kanseri türleri, kan hücrelerinde meydana gelen DNA mutasyonlarından kaynaklanıyor ve her yıl Birleşik Krallık’ta yaklaşık 40 bin kişiye bu tanı konuluyor. Blood Cancer UK, açıklanamayan morlukların kan kanserinin yaygın bir işareti olabileceğini öne…

Çocuklara asla söylenmemesi gereken zehirli cümle: Her şeyi daha da zorlaştırıyor

Çocuklara asla söylenmemesi gereken zehirli cümle: Her şeyi daha da zorlaştırıyor

Byİsa Deliçar

Ebeveynlerin çocuklarıyla kurduğu iletişim, onların duygusal gelişiminde ve davranışlarında belirleyici bir rol oynuyor. Ancak kimi zaman iyi niyetle kullanılan ifadeler bile çocukların psikolojisinde olumsuz izler bırakabiliyor. Psikolog Reem Raouda, çocukların davranışlarını pozitif yönde etkileyebilmek için ebeveynlerin diline yerleşmesi gereken bazı ifadeleri CNBC’ye anlattı. Raouda’ya göre, ebeveynlerin sıklıkla kurduğu “Çünkü ben öyle istedim” cümlesi, etkisiz ve…

Mide ağrısı diye geçiştirildi: Doktorlar 1 yıl ömrünün kaldığını söyledi

Mide ağrısı diye geçiştirildi: Doktorlar 1 yıl ömrünün kaldığını söyledi

Byİsa Deliçar

İngiltere’nin Leeds kentinde yaşayan 28 yaşındaki Georgia-Leigh Gardiner’a, aylardır süren mide ağrıları ve ani kilo kaybı şikayetlerine rağmen ciddi bir teşhis konulamadı. Ancak geç gelen tanı, genç annenin hayatını altüst etti. Artık tedavisi mümkün olmayan agresif bir mide kanseriyle mücadele ediyor. Georgia Leigh Gardiner için altı ay önce hayat oldukça umut vericiydi. Düğün hazırlıkları yapıyor,…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir