Sık, yoğun öfke, kalbi zorlayan fizyolojik reaksiyonları tetikleyebilir. Kalp her atışında, her duygu dalgasını, öfkenin kontrolü ele geçirmeye çalıştığı her anı dinler. Ve ara sıra yaşanan hayal kırıklıkları hayatın bir parçası olsa da, sık ve kontrol edilemeyen öfke gerçekten gizli bir tehdit haline gelebilir.
Günlük yaşamda sıkça duyduğumuz “Sakin ol, yoksa kalp krizi geçireceksin” uyarısı, kulağa abartılı ya da dramatik bir ifade gibi gelebilir. Ancak bilimsel araştırmalar, bu sözün arkasında ciddiye alınması gereken bir gerçek olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlara göre, sık ve yoğun öfke patlamaları sadece duygusal tepkiler değil; aynı zamanda kalp sağlığı açısından ciddi riskler taşıyor.Öfke anında vücut hızla “savaş ya da kaç” tepkisine giriyor. Kalp atış hızı artıyor, kan basıncı yükseliyor ve stres hormonları özellikle kortizol ile adrenalin yoğun şekilde salgılanıyor. Bu tepki, geçmişte fiziksel tehditlerle başa çıkmak için gerekliydi. Ancak günümüzde sık tekrarlanan bu fizyolojik dalgalanmalar, kalp ve damar sağlığı üzerinde yıkıcı etkiler yaratabiliyor.2014 yılında European Heart Journal: Acute Cardiovascular Care dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, şiddetli bir öfke patlamasından sonraki iki saat içinde kalp krizi geçirme riski beş kat artıyor. 2015’te Harvard Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir inceleme ise, özellikle kalp hastalığı riski taşıyan bireylerde sık öfke nöbetlerinin kalp krizi ya da felç gibi kardiyovasküler olayları tetikleyebileceğini ortaya koydu.Uzmanlar, öfkenin tek başına sağlıklı bir kişide kalp krizine neden olmasının pek mümkün olmadığını belirtiyor. Ancak hipertansiyon, yüksek kolesterol, diyabet ya da obezite gibi risk faktörlerine sahip kişiler için durum farklı. Bu kişilerde öfke, damar çeperlerinde mevcut plakların yırtılmasına neden olarak kalp krizini tetikleyebilecek son damla olabilir.Araştırmalar sadece ani öfke patlamalarının değil, aynı zamanda sürekli düşük seviyeli öfkenin de kalp sağlığı için tehlikeli olduğunu gösteriyor. Kronik stres ve tahammülsüzlük hali, zamanla damarların sağlıklı genişleyememesi anlamına gelen endotel disfonksiyonuna yol açabiliyor. Psychosomatic Medicine dergisinde yayımlanan bir çalışmada, yüksek öfke seviyelerine sahip bireylerde kalp damarlarında kalsiyum birikimine daha sık rastlandığı tespit edildi. Bu da ilerleyen dönemde kalp krizi riskini artıran bir işaret olarak kabul ediliyor.İlginç bir şekilde, öfke kişide kısa süreli bir rahatlama hissi yaratabiliyor. Bu durum, beynin ödül mekanizmasını harekete geçirerek dopamin salınımına yol açıyor. Ancak bu alışkanlık haline geldiğinde, hem zihinsel sağlık hem de kalp üzerinde kalıcı hasarlar bırakabiliyor. Uzmanlar, sık öfkelenmenin bir tür duygusal bağımlılığa dönüşebileceği konusunda uyarıyor.Kalp sağlığını korumak için öfkeyi yönetmeyi öğrenmek büyük önem taşıyor. Düzenli egzersiz, nefes çalışmaları, meditasyon, gerekirse psikolojik destek gibi yöntemler; hem ruh sağlığı hem de kalp sağlığı için etkili çözümler sunabiliyor.
Bitlis Adilcevaz’da Süphan Dağı’nın eteklerinde yer alan Cil Gölü ve Sütey Yaylası, karla kaplı zirveleri, kuş cıvıltıları ve çiçeklerle bezeli doğasıyla ziyaretçilerine adeta kartpostallık manzaralar sunuyor.
Alzheimer hastası annesine bakabilmek için Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ndeki görevini bırakan Bozayla, 7 yıldır bütün zamanını, yalnızca annesinin bakımına ayırırken, arta kalan zamanında öğrendiği dikiş ile diktiği tokaları satarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Odunpazarı ilçesi 71 Evler Mahallesi’nde ikamet eden 52 yaşındaki İnci Bozayla, 2018 yılından beri 72 yaşındaki annesi Zeynep Bozayla’ya bakıyor. Alzheimer hastası annesine bakabilmek…
Tokat’ın Zile ilçesinde yaşayan 86 yaşındaki Hami Paslıoğlu, askeriyeden emekli olduktan sonra evinin odunluğunu atölyeye çevirerek, 40 yıldır doğadan topladığı ağaçlarla el yapımı bastonlar üretiyor. Zile ilçesinde yaşayan 86 yaşındaki Hami Paslıoğlu, azmi ve sanata olan tutkusu ile takdir topluyor. Dört çocuk babası Paslıoğlu, askeriyeden emekli olduktan sonra 1985 yılında evinin odunluğunu küçük bir atölyeye…
Her canlının yaşamak için temel ihtiyaçlarının karşılanmasına gereksinimi vardır. Toplumda varlığını sürdürebilmesi için de temel ihtiyaçların önemli bir kısmı olan duygusal ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal yazdı. Her canlının yaşamak için temel ihtiyaçlarının karşılanmasına gereksinimi vardır. Temel ihtiyaçlardan bahsederken akla ilk olarak fiziksel ihtiyaçlar gelir: Barınma, beslenme, korunma, nefes alma……
Kahvaltı günün en önemli öğünü olarak kabul edilir, ancak tüm kahvaltı seçenekleri kalp sağlığına uygun değildir. Bazıları kullanışlı, besleyici seçenekler gibi görünse de, birçok yaygın kahvaltı ürünü sessizce yüksek kolesterol seviyelerine katkıda bulunabilir ve kalp krizi ve diğer kardiyovasküler problemlerin riskini artırabilir. Gerçek şu ki, hızlı ve kolay bir kahvaltı gibi görünen şey uzun vadeli…