Zor insanlarla iletişim kurmak, hem iletişim tarzınızı hem de liderlik yaklaşımınızı dönüştürebilecek güçlü bir beceridir. Karşınıza çıkan kesintiler, reddedilmeler ya da kişisel saldırılar karşısında vereceğiniz yanıt, iletişimin seyrini belirler. Duygusal tepkiler yerine, sözcüklerinizi bilinçli ve özenli bir şekilde seçmek; hem kontrolü elinizde tutmanızı hem de duruma zarafetle yaklaşmanızı sağlar. Bu yazıda, zorlu davranışlarla karşılaştığınızda durumu tırmandırmadan, sakin, kendinden emin ve yapıcı kalmanıza yardımcı olacak pratik yanıt önerilerini paylaşıyoruz.
Hararetli bir konuşmada, sözünüz kesildiğinde sinir bozucu hatta saygısız hissedebilirsiniz. Ancak nasıl yanıt verdiğiniz ya ateşi körükler ya da havayı yeniden düzenler. “Sözlerimi bitireceğim, sonra senin düşüncelerini duymak isterim” demek, güven ve konuşmaya saygı gösterir.Karşınızdaki kişiye sırayla konuşmanın önemini hatırlatır ve kendi fikrinizi savunmaktan korkmadığınızı gösterir. Bu yaklaşım ayrıca karşılıklı saygıya kapı açar ve özellikle başkalarının sözünü kesen biriyle uğraşırken diyaloğun dengesini korur.Birisi sizin fikrinizi hemen bir kenara ittiğinde, özellikle de üzerinde düşünmüşseniz, canınız yanar. Ancak geri adım atmak veya kapatmak yerine, “Bu bir yaklaşım. İşte bakmanın başka bir yolu.” diyerek konuşmayı nazikçe tekrar konuya yönlendirebilirsiniz. Bu yanıt onların fikrine saldırmaz, sizin fikrinizi geçerli bir alternatif olarak konumlandırır. Duygusal zekanızı gösterir ve bakış açınıza nefes alma alanı sağlar. Zamanla, bu iletişim tarzı güvenilirlik oluşturmaya yardımcı olur ve konuşmayı bir güç mücadelesine dönüştürmeden küçümseme alışkanlığına gizlice meydan okur.Bazen insanların duyguları yükselir ve düşünmeden saldırırlar. Yoğunluklarına uyum sağlamak sadece daha fazla kaos yaratır. “Üretken kalabildiğimizde bu konuşmayı sürdürmekten mutluluk duyarım” gibi sakin ve kararlı bir cümle, tırmanışı frenler. Dram olmadan bir sınır çizer ve diğer kişiye kendini düzenleme şansı verir. Tartışmadan kaçınmıyorsunuz, sadece saygılı diyaloğun bir ihtiyaç olduğunu açıkça belirtiyorsunuz. Bu sadece ruh sağlığınızı korumakla kalmaz, aynı zamanda zor konuşmaların olgunlukla ve onurla nasıl ele alınabileceğini de gösterir.Bazı insanlar fikir alışverişinde bulunmaktan ziyade, baskın olma niyetiyle konuşurlar. Konuşma tek taraflı hissettirmeye başladığında, “İkimizin de duyulduğundan emin olalım. Ben de bakış açımı paylaşmak istiyorum,” gibi sakin bir araya girme dengeyi yeniden sağlayabilir. Bu ifade çatışmacı değil, iddialıdır. Diyalogdaki alanınızı geri alırken, diğer kişiye iletişimin iki yönlü bir yol olduğunu gizlice hatırlatır. Bu cümleyi kullanmak, konuşmayı karşılıklı alana geri döndürmenize yardımcı olur ve bunun bir monologdan ziyade bir tartışma olarak kalmasını sağlar. Ayrıca, gerginliği artırmadan varlığınızı güçlendirir.Birisi karakterinize saldırdığında veya işleri kişisel hale getirdiğinde konuşmalar keskin bir dönüş alabilir.
Savunmaya geçmek kolaydır, ancak bu nadiren işe yarar. “Bunu konuyla ilgili tutalım, birbirimizle değil” şeklinde yanıt vermek, odağı hemen başka bir yere yönlendirir. Kişisel kazılara girmek istemediğinizi ve yapıcı tartışmalara değer verdiğinizi gösterir.
Bu değişim, gerginliği azaltmaya yardımcı olur ve konuşmayı daha profesyonel veya saygılı bir düzeye getirir. Bu, anlaşmazlıklar yaşanırken, konuya değil kişiye saldırmanın çok aşağılık bir davranış olduğunu hatırlatır.
Lindsay Lohan, Christina Aguilera ve Anne Hathaway gibi birçok Hollywood yıldızının başvurduğu renuva yöntemi, sıra dışı içeriği nedeniyle tartışmaların odağında yer alıyor. Hollywood’da giderek yaygınlaşan bu yeni estetik trendi, geleneksel dolgu maddelerine alternatif olarak öne çıkıyor. Ölmüş insanlardan alınan ve özel işlemlerden geçirilerek sterilize edilen yağ dokularından üretilen renuva, herhangi bir cerrahi müdahale gerektirmiyor. Renuva,…
Son yıllarda, doğal yaşam konusunun popüler hale gelmesiyle birlikte insan bağırsağında bulunan trilyonlarca mikroorganizma (mikrobiyota) ile beyin arasındaki karmaşık etkileşim, yani bağırsak-beyin ekseni de ilgi çekmeye başladı. Özellikle depresyon, anksiyete ve otizm spektrum bozukluğu gibi durumlarla bağırsak mikrobiyotasının potansiyel ilişkisi üzerine yapılan bazı çalışmalar, bu alana olan merakı artırmıştır. Bu çalışmalar sayıca çok az olsa…
Artvin Kemalpaşa’da hayvancılıkla uğraşan Tatar ailesinin ineği, daha önce üst üste ikiz doğum yaparken bu kez dördüz doğurarak veterinerleri bile şaşırttı.
Ankara Sincan’da husumetli aileler arasında yaşanan kan davası dehşete dönüştü. 15 yaşındaki Ahmet M., babasının işlediği cinayetin ardından sokakta silahlı saldırıya uğradı. O anlar güvenlik kamerasına yansıdı.
Hayatımızda bazı aksilikler üst üste geldiğinde, çoğumuzun dilinden şu sihirli cümle dökülür: “Herhalde dolunay var.” Dolunayın insan davranışları üzerindeki etkisi bilimsel olarak tam anlamıyla kanıtlanmamış olsa da, bu inanç yüzyıllardır varlığını sürdürüyor. Peki, dolunay gerçekten bizi yönetebiliyor mu? Antik Yunan filozofu Aristoteles ve Romalı tarihçi Yaşlı Plinius, dolunayın insanlarda delilik hali yarattığını öne süren ilk…