Hamilelere kurban eti tüketimi konusunda uyarı!
Uzmanlar, hamilelerin Kurban Bayramı’nda günlük ortalama 90 ile 120 gram arasında kurban eti tüketmesi gerektiğini belirtti
Uzmanlar, hamilelerin Kurban Bayramı’nda günlük ortalama 90 ile 120 gram arasında kurban eti tüketmesi gerektiğini belirtti
Her 5 dakikada bir kişiye MS tanısı konuluyor. MS hastalarının yaşayabileceği semptomlardan söz eden Türkiye MS Derneği Başkanı Doç. Dr. Melih Tütüncü, hastalığın her bireyde farklı belirti ve şiddette görülmesinin tanıyı zorlaştıran faktörlerden biri olduğunu, bu nedenle hem toplum hem de sağlık profesyonelleri düzeyinde farkındalığın, tanı, hastalık ve tedavi süreci açısından kritik öneme sahip olduğunu söyledi
Türkiye genelinde yürüt]len araştırma, ilköğretim ve lise çağındaki her dört çocuktan üçünün akran zorbalığıyla doğrudan ya da dolaylı olarak karşılaştığını gözler önüne serdi. Araştırma, ebeveynlerin çocukları üzerindeki mükemmeliyet baskısından öğretmen otoritesindeki zayıflamaya, sosyal medya etkilerinden cezasızlık algısına kadar birçok dinamiğin zorbalığı körüklediğini gösteriyor. Fiziksel, sözlü, ilişkisel ve siber türleriyle okul ortamında yaygınlaşan zorbalık, çocuklarda duygusal travmalara ve kalıcı hasarlara sebep oluyor
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hidayet Erdöl, denizden çıktıktan sonra iyi bir durulama yapmanın önemli olduğunu, herhangi bir tahrişin kalıcı etki bırakabileceğini söyledi
Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Yirmilik yaş dişleri olarak bilinen üçüncü azı dişleri bir zamanlar çiğneme işlemine büyük bir katkı sunsa da zamanla bu işlevini kaybetmiş dişlerdir. Hem alt hem de üst çenede bulunan toplam dört adet 20’lik diş çoğu kişi için oldukça can sıkıcıdır. Genelde 17-25 yaşları arasında bir anda beliriveren ve çıkmaya çalışırken ağrı veren yirmilik diş çoğu zaman cerrahi bir operasyon sonucu alınır. Bazıları 20’lik diş çıkarma konusunda şanslı olurken bazılarının korkulu rüyasıdır. Ancak yapılan son bilimsel araştırmalar yirmilik dişin mucizevi gücünü ortaya çıkardı. Yapılan araştırmalara göre yirmilik dişin pulpa kısmı (sinir liflerini ve kan damarlarını destekleyen bağ dokusu) nörolojik hastalıklardan kardiyovasküler hastalıklara, ortopedik hastalıklardan göz hastalıklarına kadar birçok sağlık sorununa çözümcül bir yaklaşım sunabilir.
YİRMİLİK DİŞTE DEVRİM NİTELİĞİNDE ÇALIŞMA
2000’li yıllarda uzmanların radarına takılan 20’lik dişin birçok sağlık sorununa çare olabileceği fikri yıllar içinde geliştirilerek araştırmalarla birlikte son nokta kondu. Günümüzde pek çok kişi için gereksiz kabul edilen yirmilik dişin kök hücrelerinin beyin hücrelerinden kıkırdağa kadar farklı insan dokularına dönüşebildiği ortaya çıktı. Yirmilik dişlerin pulpa kısmının, mezenkimal kök hücreler açısından zengin olabileceğini gösteren bu çalışmalar sayesinde artık bazı diş klinikleri, çekilen 20’lik dişlerden kök hücre toplamaya ve bunları özel biyobankalarda saklamaya başladı. ABD ve Avrupa’da yirmilik dişler artık çöpe atılmıyor, biyobankalara gönderiliyor. Tıbbi bir hazine olarak nitelendirilen yirmilik diş hangi hastalıklara potansiyel bir tedavi sunuyor? Tüm detayları Ağız, Diş ve Çene cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. MünirDemirel’e sorduk.
Açıklamalarına yirmilik dişlerin saklanmasının gelecekteki potansiyel tedaviler açısından önemli bir biyolojik kaynak sağlayabileceğini söyleyerek başlayan Doç. Dr. MünirDemirel, “Bu dişlerin pulpa dokusu, mezenkimal kök hücreler (MSC) açısından zengindir. MSC’ler, sinir, kas, kıkırdak, kemik ve yağ hücrelerine farklılaşma kapasitesine sahiptir. Kök hücre bankacılığı alanındaki gelişmelerle birlikte, özellikle 20’lik diş gibi doğal kaynakların korunması, kişiye özel rejeneratif tedavi seçenekleri sunma potansiyeline sahiptir” dedi.
KORNEA NAKLİ İŞE YARAMAZSA DEVREYE GİRİYOR
20’lik dişlerden alınan kök hücrenin birçok hastalığın tedavisinde kullanılabileceğinin altını çizen Doç. Dr. MünirDemirel, Parkinson, Alzheimer, spinal kord (omurilik) yaralanmaları gibi nörolojik hastalıklarda, kalp krizi sonrası kalp dokusunun onarımı gibi kardiyovasküler hastalıklarda, kemik kırıkları, kıkırdak rejenerasyonu gibi ortopedik uygulamalarda, diş hekimliği ve çene cerrahisinde, diyabet, karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi sistemik rahatsızlıklarda kullanabileceğini iletti. En çok dikkat çeken tedavi yöntemlerinden bir tanesi de 20’lik dişin göz naklinde de tedavi edici olması. Kornea naklinin işe yaramadığı durumlarda, hastaların dişlerinden yapılan özel bir protez görme yetisinin yeniden kazanılmasına yardımcı oluyor. Osteo-odonto-keratoprotez (OOKP, ismi verilen görme yetisini kaybetmiş ancak kornea nakli yapılamayan hastalarda uygulanan ileri düzey bir tedavi yöntemi olan bu işlemi Doç. Dr. MünirDemirel şu şekilde anlattı:
“Hastanın bir dişi (genellikle köpek dişi) ve bir parça çene kemiği alınarak göz içine yerleştirilecek yapay bir kornea yapılır. Bu biyolojik yapı, optik lensin tutunmasını sağlar ve göz içine yerleştirilir. Bu uygulama, dişin biyomekanik ve biyouyumlu yapısının sadece ağız içinde değil, farklı organ sistemlerinde de işlev görebileceğini gösterir. Dişin sert dokusu (özellikle dentin) ve canlı pulpası, vücut tarafından reddedilmeden bir taşıyıcı yapı olarak kullanılabilir. Bu yöntem, dişin sadece çiğneme değil, rejeneratif tıpta biyolojik yapı taşı olarak da değerlendirilebileceğini gösteriyor.”
Bu tedavilerin çoğunun hâlâ deneysel aşamada olduğunun altını çizenDoç. Dr. MünirDemirel, klinik uygulamalar için daha fazla araştırma ve regülasyona gerek olduğunu da ekledi.
ÇEKİLEN, ÇÜRÜYEN DİŞİ UNUTUN: YENİSİ ÇIKACAK
Diş sağlığını konu alan bilimsel çalışmalar tam gaz devam ederken yirmilik dişin birçok hastalıkta kullanılmasının yanı sıra çürümüş ve çekilmiş dişlerin yerinde yeniden diş çıkması mümkün olabilir. Japonya’da Kyoto Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışmada uzmanlar, diş gelişiminde BMP ve Wnt isimli proteinlerinin gelişmesini engelleyen USAG-1 isimli protein genini incelemeye aldı. USAG-1 için çeşitli antikorların etkileri araştırıldı. USAG-1 isimli bu protein, diş oluşumlarının önüne geçen en büyük sebeplerden biri. Eğer USAG-1 engellenebilirse çürüyen ve çekilen dişlerin yeniden büyümesi mümkün olabilir. Denemeleri fareler üzerinde yapılan ilaç çürüyen, çekilen bir dişin yerinde protez ya da implant uygulanmadan yeniden diş çıkabilir.
Doç. Dr. MünirDemirel Kyoto Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmanın devrim niteliğinde olduğunu söyledi. USAG-1 proteininin baskılanmasının, diş tomurcuğunun doğal gelişimini yeniden tetikleyebileceğini ileten Doç.Dr. Münir Demirel, sözlerini şöyle noktaladı:
Merkezi sinir sistemini etkileyen ve genellikle 20-40 yaş arasında görülen kronik otoimmün bir hastalık olan Multipl Skleroz (MS), dünya genelinde yaklaşık 3,5 milyon, Türkiye’de ise 70 binin üzerinde bireyi etkiliyor. Toplumda farkındalığı hâlâ sınırlı olan bu hastalığa dikkat çekmek için Dünya MS Günü kapsamında düzenlenen basın toplantısında, MS hastalığına dair bir farkındalık projesi de kamuoyuyla paylaşıldı. Proje kapsamında MS hastalığının toplumda yeterince bilinmeyen semptomları yapay zeka teknolojisi kullanılarak “MSafeler” teması altında görselleştirilen eserlere yansıtıldı. Genellikle başka sağlık sorunlarıyla karıştırılabilen bu belirtileri sanatın diliyle anlatmayı amaçlayan proje, katılımcıların büyük ilgisini çekti.
Toplantının açılış konuşmasını Türkiye MS Derneği Başkanı Doç. Dr. Melih Tütüncü yaparken, etkinliğin moderatörlüğünü diğer konuşmacı olan Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serkan Demir üstlendi. Basın toplantısında MS tanısına ve hastalık sürecine dair önemli bilgiler paylasıldı ve erken teşhisin önemi anlatıldı. MS’li hastaların yaşam kalitesini yükseltmek için toplumsal bilinçlenmenin gerekliliği ve MS’in bireyler üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkileri vurgulandı.
MS tanısının her 5 dakikada bir kişiye konduğu gerçeğinden hareketle geliştirilen ‘MS’in belirtilerine dikkat et, farkındalıkla güçlen’ mesajının öne çıkarıldığı etkinlikte, Türkiye MS Derneği Başkanı Doç. Dr. Melih Tütüncü, “Multipl Skleroz, kişinin sinir sistemiyle beden arasındaki iletişimi bozan ve farklı şekillerde seyreden karmaşık bir hastalıktır. Her bireyde farklı belirti ve şiddette görülmesi, tanıyı zorlaştıran faktörlerden biridir. Bu nedenle hem toplum hem de sağlık profesyonelleri düzeyinde farkındalık, tanı, hastalık ve tedavi süreci açısından çok kritiktir” dedi.
Türkiye MS Derneği YK Üyesi Prof. Dr. Serkan Demir ise, “MS hastalarının yaşadığı yorgunluk, görme bozuklukları, denge kayıpları ya da uyuşmalar gibi semptomlar, sıklıkla başka sağlık sorunlarıyla karıştırılabiliyor. Bugünkü basın toplantımızda, MS hastalığının toplumda yeterince bilinmeyen semptomları yapay zeka teknolojisi ile buluşturularak görselleştirilen eserlere yansıtıldı. Amacımız bu semptomları görünür kılmak, MS’in sessiz ilerleyen yüzüne ışık tutmak, MS hakkında farkındalığın ve erken teşhisin yaşamsal önemde olduğunun altını çizmek” açıklamasında bulundu.
MS hastalığına dair az bilinen semptomları görünür kılmak amacıyla geliştirilen ve yapay zeka teknolojisi kullanılarak üretilen “MSafeler” temalı görsel eserler, basın toplantısının ardından 28 Mayıs tarihinde, Ataşehir Metropol İstanbul AVM’de bir hafta süreyle sergilenecek ve ziyaretçilerle buluşacak.
Yeni bir araştırma, egzersizin kanserin tekrarlamasını önlemede ‘ilaçlardan daha etkili’ olabileceğini gösterdi