Komplo teorilerinin dayanılmaz çekiciliği: Neden bu kadar seviyoruz?
Kontrol ihtiyacı, üstünlük hissi ve bilgi kirliliğiyle birleşince komplo teorilerine zemin hazırlıyor. Peki, insan zihni neden hâlâ bu kadar kolay yönlendirilebiliyor? Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar, yazdı.

Etkileyici sesli bir adam, Orson Welles, bu haftaki programda H.G. Wells’ in bir bilimkurgu romanını seslendirecekti. Özellikle veya şans eseri olarak o gece kısa bir anonstan sonra hemen oyuna, geçildi. Oyun bir sunucunun panik halinde okuduğu bir haberle başlıyordu:


KOMPLO TEORİLERİNE İNANMANIN PSİKOLOJİK TEMELLERİ
Günümüz komplo kuramcıları, İran-İsrail arasında yaşanan 12 günlük savaşı da bu çerçevede “danışıklı dövüş” olarak yorumluyor; medya aracılığıyla sunulan savaşın aslında kontrollü bir gerilim olduğu, iki tarafın da iç kamuoyunu konsolide etmek ve dikkatleri başka yönlere çekmek için bu “oyunu” sahneledikleri iddia ediliyor, tıpkı bir radyo tiyatrosu gibi.Peki bu modern çağda, bilgi çağında, gerçek bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu bir dönemde neden komplo teorileri bu kadar etkili olmaya devam ediyor?

Bir salgın, ekonomik kriz, terör saldırısı veya doğal afet karşısında zihnimiz “neden?” sorusuna cevap arar. Komplo teorileri, bu karmaşık olaylara basit, anlaşılır ve hatta dramatik açıklamalar sunar.
Örneğin; küresel Covid salgınını hatırlayın: Covid’in gerçek nedenlerini anlamak için klinik mikrobiyoloji, halk sağlığı ve genetik, moleküler biyoloji, viral evrim kuramı gibi onlarca kuramı ve etkeni bilmek gerekir. Ancak “Çinliler tarafından laboratuarda özellikle üretildi ve 5G şebekesi yoluyla yayıldı” demek çok daha basit ve tatmin edicidir.

Bu “özel bilgi” ye sahip olma ve o özel gruba dahil olma hissi, kişiye üstünlük duygusu verir. “Komploculuk”, komplocuyu her şeyin farkında olan bir kahraman ilan ederken, diğer büyük kitleyi uyutulmuş, kandırılmış, şuursuz, aptal durumuna düşürülmüş olarak gören özel bir anlatı çeşididir.”BİLİŞSEL ÖNYARGILAR VE DOĞRULAMA EĞİLİMİİnsanlar var olan inançlarını destekleyen bilgileri aramaya, çelişen bilgileri görmezden gelmeye meyillidir. Sosyal medya algoritmaları bu eğilimi körükleyerek benzer düşünen insanları bir araya getiriyor ve “yankı odaları” yaratıyor.
Psikolojik Profil: Kimler Komplo Teorilerine İnanmaya Daha Yatkın?
Araştırmalara göre komplolara inanan insanlar ‘daha az eğitimli ve dogmatik olma eğiliminde, yüksek düzeyde şüpheci iken bir yandan da düşük güven düzeyi gösteriyorlar. Diğer yandan böyle kişiler Bilişsel olarak analitik düşünme yerine sezgisel düşünmeyi tercih eden, bağlantı kurma konusunda aşırı aktif ve olayları değerlendirirken istatistiksel düşünme açısından zorlandıklarını gösteriyor.


Kitle iletişimin çok yaygınlaştığı ve hızlandığı günümüz dünyasının en büyük sorunlarından biri, bu eğilimlerle nasıl başa çıkacağımız. Cevap muhtemelen eğitim, medya okuryazarlığı ve en önemlisi, karmaşık gerçeklerle yaşamayı öğrenmek ve çok boyutlu düşünmekten geçiyor. Çünkü dünya, komplo teorilerinin iddia ettiği kadar basit değil ve bu, aslında bu karmaşıklık ve öngörülemezlik tam da onu daha da ilginç hale getiren şey…