Sınav mı imtihan mı?

Ülkemizde her yıl farklı amaçlarla yapılan sınavların startı Eğitim-Öğretimin başlamasıyla vuku bulur. Yıl boyunca sınavlara yoğun bir emek sarf edilir. Öğrencilerde heyecan ve stres, ailelerde beklenti ve gelecek hesaplaması başlar. Öğrencinin denek, aile ve okulun birer laboratuvara dönüştürüldüğü ortamdır sınavlar. Çocuklarımız, hayat sahnesinde akademik başarılarıyla test ediliyor. Oysa asıl gayeleri olan Yaradan’ını tanımak, O’na layık bir kul ve insanlığa hizmet edecek bir bilinç verilemiyor. Günlük hayatımızda sınav ve imtihan kavramları hep aynı anlamda kullanılıyor. Oysa etimolojik olarak bu iki kavram farklı anlamlar barındırmaktadır. Sınav takvimine girmiş bulunduğumuz şu günleri de bir vesile bilerek hem bilgi ölçme ve hem de içimizdeki cevheri ortaya çıkarma manasında kullanılan bu kavramlar üzerinde kısa bir analitik çalışmaya ihtiyaç vardır. Sınav, Türkçe bir kavram olup kişinin belirli bir konu hakkında edindiği akademik bilgiyi veya tecrübe ettiği deneyimi ölçmek için kullanılan bir yöntemdir. Sınav, teorik bilgi ile pratik bilginin harmanlanmasıdır. Sınava giren kişinin diğer birçok konudaki bilgisini, becerisini, yeteneğini, istidâtını, kabiliyetini, fiziksel uygunluğunu veya sınıflandırmasını ölçmeyi amaçlar. Sınav, çoğunlukla süre kısıtlamalı olarak gerçekleştirilir. Yani bir başka ifadeyle zamanla yarışmaktır. Sınav, kişinin edindiği bilgiyi/bilgi birikimini verilen kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde bir tercih hakkında bulunması ve düşünerek ortaya koyacağı iradenin tezahürüdür. Yani verilen bilgiyi okuma, anlama ve yorumlama gücünü ortaya çıkarmadır. İmtihan ise Arapça bir kavram olup “maḥan” ya da “ mihnet” kökünden gelir. Sınamak, denemek, gizli cevheri ortaya çıkarmaktır. İmtihan, sadece zorluk değil; içimizdeki cevheri açığa çıkaran süreçtir. Hayat, çoğu zaman soru ve sorunlarla değil, sabırla geçilen bir merhaledir. İmtihan bir arındırma vesilesidir. Nitekim kıymetli madenleri arındırma işlemi de aynı kavram ile karşılanır. Zihnin, ruhun ve bedenin belirli aşamalardan geçerek olgunlaşması ve tekâmül bulmasıdır. Kömür ile elmasın birbirinden ayırt edilmesidir. Yüksek sıcaklık ve basınç altında kalan kömür şekil değiştirerek elmasa dönüşmektedir. Asrımızın insanı dünyevileşmeye doğru hızla yol almaktadır. Mihnet ve sorumluluk duygusundan alabildiğince uzaklaşmaktadır. İçindeki zımni potansiyeli ortaya çıkarmak için zorluğa ve meşakkate gelememektedir. Böyle bir asrın insanı olmak, imtihan olarak cümlemize kifayettir.” Bu iki kavram arasındaki farklılığı beyan ettikten sonra asıl mevzumuz olan sınav takvimi hakkında biraz kelam edebiliriz. Evet, ülkemizde her yıl yapılan sınavların ölçme ve değerlendirme süreci Haziran ayıyla başlamaktadır. Yoğun bir çalışmanın, uzun bir maratonun ve stresli bir yolculuğun son bulduğu aydır Haziran ayı. Okul yönetiminin yıl boyunca uyguladığı plan ve sistemin son bulduğu aydır Haziran ayı. Öğretmenlerin öğrencilerine transfer ettikleri akademik bilgilerin son bulduğu aydır Haziran ayı. Ekilen ekinin ve sarf edilen emeğin hasadıdır Haziran ayı. Yıllar önce bin bir eziyet ve çileyle dikilen ağaçların meyveye tutulduğu aydır Haziran ayı. Çocuğun en büyük destekçisi olan aile kurumu, fedakârlığıyla tükenmez bir hazine olduğunu ispatlayan bir aydır Haziran ayı. LGS’ye giren toplamda 1 milyon 10 bin 916 ve YKS’ya girecek olan 2 milyon 560 bin civarındaki öğrencimize en kalbi duygularımla başarılar diliyorum. Rabbim zihin açıklığı versin. Emeklerini boşa çıkarmasın. Hem bu dünyalarını hem de ahiretlerini mamur ve müyesser eylesin.